Selüloz şeker midir ?

Emre

New member
Selüloz Şeker midir? Bir Masalın İçinde Bilimin Sesi

Selam dostlar,

Bugün size biraz garip, biraz da düşündürücü bir hikâye anlatmak istiyorum. Hani bazen bilimsel bir konuyu anlatmak isteriz ama konu, kalbimizin bir köşesine dokunmadan geçip gitmesin isteriz ya… İşte bu da öyle bir hikâye. Konu basit gibi görünüyor: Selüloz şeker midir? Ama içinde sadece kimya yok, insan var. Erkeklerin mantığıyla kadınların sezgileri çatışıyor, tıpkı laboratuvardaki moleküller gibi…

---

Bir Masanın Üstünde Başlayan Hikâye

Bir zamanlar, küçük bir kasabada yaşayan iki dost vardı: Cem ve Elif. Cem bir kimya öğretmeniydi; net, mantıklı, çözüm odaklı. Elif ise biyolojiyle ilgileniyordu; doğayı dinler, bitkilerle konuşur, suya bile hikâye anlatırdı. İkisinin sohbetleri hep bilimin etrafında dönerdi ama her defasında kalplerine de dokunurdu.

Bir gün Elif, elinde bir kitapla Cem’in yanına geldi.

“Cem,” dedi gülümseyerek, “şunu okudum: Selüloz bir çeşit karbonhidratmış ama sindirilemiyormuş. Yani aslında şeker ama değil… Sence selüloz şeker midir?”

Cem bir an düşündü. Gözlüğünü düzeltti, yüzünde o klasik ciddi ifade.

“Elif,” dedi, “şeker tanımını yapalım. Şekerler, karbonhidratların basit formlarıdır. Glikoz, fruktoz, sakkaroz... Hepsi sindirilebilir. Selüloz da bir karbonhidrat, ama yapısı öyle karmaşık ki insan vücudu onu kıramaz. Yani teknik olarak şeker değil.”

Elif kaşlarını hafifçe çattı.

“Yani,” dedi, “bir şeyin tatlı olmaması, onu şeker olmaktan çıkarır mı? Ya o da kendi içinde tatlı ama bize gösteremiyorsa?”

Cem gülümsedi. “Sen yine konuyu duygusallaştırdın, Elif.”

---

Bilimin ve Kalbin Kesiştiği Nokta

O akşam yağmur yağıyordu. Cem masasında kimyasal formüllerle uğraşırken, Elif pencereden dışarı bakıyordu. Yağmur damlaları cama vurdukça, Elif’in sesi yumuşadı:

“Cem, biliyor musun, bazen insanlar da selüloz gibidir. Dışarıdan bakınca karmaşık, çözülmez görünürler. Ama içlerinde, tıpkı glikoz gibi, saf bir enerji taşırlar. Yalnızca onları çözebilen biri olmadığında, tatları gizli kalır.”

Cem kalemini bıraktı. Bir an düşündü. Bilim, kalp kadar derin olabiliyormuş meğer.

“Elif,” dedi, “yani sen diyorsun ki selüloz da bir çeşit ‘gizli şeker’. İnsan onu tatmasa da doğa biliyor değerini.”

Elif başını salladı.

“Evet. Bitkiler onunla ayakta duruyor, güçlü kökler onun sayesinde topraktan besleniyor. Biz onu sindiremiyoruz diye işe yaramaz değil. Sadece bizim için değilmiş o kadar.”

---

Erkek Mantığı ve Kadın Sezgisi

Cem hemen defterine bir şeyler karalamaya başladı. “Tamam,” dedi, “bilimsel olarak açıklayayım: Selüloz, glikoz moleküllerinin β(1→4) bağlarıyla birleşmesinden oluşur. Bizim sindirim sistemimiz bu bağı kıramaz. Yani kimyasal olarak bir polisakkarit, ama besinsel olarak şekersizdir.”

Elif kahkahasını tutamadı.

“Seninle konuşurken bile tablo çiziyorsun, Cem. Ben sana bir hikâye anlatıyorum, sen bana molekül diyorsun!”

Cem omuz silkti.

“Bilim benim dilim, Elif. Ama senin anlatımın da güzel. Sen olmasan, ben bu kadar şeyi sadece denklem olarak görürdüm.”

İşte o an, iki farklı dünyanın bir masada birleştiği andı. Erkek aklıyla kadın sezgisi, bilimin soğuk duvarına sıcak bir dokunuş yapmıştı.

---

Hayatın Şekeri: Anlayış

Ertesi gün Elif, sınıfta öğrencilerine bitkileri anlatırken, eline bir parça odun aldı.

“Bu odun,” dedi, “selülozdan oluşur. Biz onu sindiremeyiz. Ama doğa onu dönüştürür, yeniden hayata katar. Bazen insan ilişkileri de böyledir. Her şeyi hemen çözemezsin. Ama zamanla, doğru ortamda, o da şekere dönüşür.”

Sınıftaki çocuklardan biri elini kaldırdı:

“Yani hocam, selüloz aslında gizli bir şeker mi?”

Elif gülümsedi.

“Evet,” dedi, “ama herkes tadına bakamaz.”

O sırada kapıdan Cem girdi, elinde birkaç deney tüpüyle.

“Hocam,” dedi öğrencilerin şaşkın bakışları arasında, “belki biz tadına bakamayız ama anlayabiliriz.”

Ve o gün laboratuvarda yapılan küçük bir deney, sadece selülozun değil, dostluğun da formülünü ortaya koydu:

Bir şeyi anlamak için onu tatmak değil, hissetmek gerekir.

---

Forumdaşlara Bir Söz

İşte dostlar, bazen sorular sadece bilgiyle değil, kalple de cevaplanır. “Selüloz şeker midir?” diye sorduğumuzda aslında “Her görünmeyen değersiz midir?” diye sormuş oluruz.

Cem gibi düşünenler vardır aramızda; çözüm odaklı, analitik, adım adım ilerleyen. Bir de Elif gibiler; kalbiyle gören, sezgisiyle anlayan.

Ama belki de hakikat, ikisinin ortasında bir yerde, selülozun liflerinde gizlidir.

Şimdi size soruyorum forumdaşlar:

Sizce bir şeyin şeker olması için tatlı olması mı gerekir?

Yoksa tıpkı selüloz gibi, görünmeyen faydalar da bir tür tatlılık mıdır?

Kim bilir, belki de hayatın gerçek şekeri anlayıştır.
 
Üst