Emre
New member
Tarihlerde Gün, Ay ve Yıl Arasına Ne Konur? Noktalama İşaretlerinin Sosyal Adaletle İmtihanı
Sevgili forumdaşlar,
Bugün çok “basit” bir sorudan yola çıkacağız ama emin olun ki konunun ucu dilbilgisinden çıkıp toplumsal farkındalığa, çeşitliliğe ve adalet algısına kadar uzanacak.
Soru şu: Tarihlerde gün, ay ve yıl arasına ne konur?
Evet, Türk Dil Kurumu der ki: “Tarihlerde gün, ay ve yıl arasına nokta (.) konur.”
Yani örneğin “8.10.2025” doğru bir kullanımdır.
Ama biraz durup düşünelim…
Bir dil kuralı, sadece bir yazım biçimi midir?
Yoksa toplumun düzen, eşitlik, iletişim ve hatta adalet anlayışının minik bir yansıması mıdır?
Gelin, bu sade gibi görünen kuralın ardında yatan kültürel dinamiklere, toplumsal cinsiyet yaklaşımlarına ve farklı bakış açılarına birlikte bakalım.
---
Dil Kuralları ve Toplumsal Düzen: Noktanın Sessiz Otoritesi
Tarihlerde kullanılan nokta (.) aslında bir düzen sembolüdür.
Gün, ay ve yıl arasına konulan nokta, zamanı sınıflandırır, düzenler, netleştirir.
Bu yönüyle bakıldığında, “nokta” aslında bir adalet aracıdır:
Her tarihe eşit mesafe koyar, her günü kendi yerine yerleştirir.
Ancak dil de tıpkı toplum gibi yaşayan bir organizmadır.
Toplum değiştikçe dilin biçimleri, kuralların öncelikleri de dönüşür.
Bugün bazı gençler “08/10/2025” yazıyor, kimileri “8-10-2025” diyor, bazı platformlar otomatik olarak “2025-10-08” formatını dayatıyor.
Bu sadece yazım tercihi değil, aynı zamanda dijital çağın kimlik dönüşümüdür.
Batı standartlarıyla uyum, sistem uyumluluğu, veri formatı...
Dil, burada teknolojik güce boyun eğiyor gibi görünse de aslında yeni bir eşitlik biçimi yaratıyor:
Kültürlerarası ortak bir iletişim dili.
---
Kadınların Yaklaşımı: Empati, Bağ ve Anlam Üzerine Bir Nokta
Kadın forumdaşlarımız bu konuyu genellikle “dil toplumu nasıl yansıtır” açısından ele alıyor.
Bir kadın kullanıcı şöyle demişti:
> “Noktayı sadece bir işaret olarak değil, düzenin, sabrın ve detayın simgesi olarak görüyorum. Nokta koymak, hem anlamı hem zamanı netleştirmek demek.”
Kadınlar için tarih yazımı bile bir empati meselesi olabiliyor.
Çünkü kadınlar, dilin toplumsal adaleti nasıl yansıttığını fark ediyorlar:
Dil, kadınların görünürlüğünü ne kadar destekliyor?
Kadınlar tarih yazımında nerede yer alıyor?
“8 Mart 2025” tarihini yazarken, bu sadece bir sayı dizisi mi, yoksa kadın dayanışmasının simgesi mi?
Kadınların tarih yazımındaki noktalara bakışı, bazen “bir günü işaretlemekten” öte, bir mücadelenin sembolünü taşımak anlamına geliyor.
---
Erkeklerin Yaklaşımı: Düzen, Netlik ve Sistematik Düşünce
Erkek forumdaşlarımız ise genelde bu konuyu “çözüm odaklı” ele alıyor.
Bir kullanıcı şöyle yazmıştı:
> “Tarihlerde nokta koymak tamamen sistematik bir zorunluluk. Kodlama gibi düşünün. Eğer ‘/’ koyarsan uluslararası sistem tanır, ‘.’ koyarsan TDK memnun olur. Önemli olan uyum.”
Erkeklerin yaklaşımı çoğu zaman pratik ve işlevsel.
Onlar için mesele “doğru format” meselesi; bir şeyi “çalıştırmak” yani “işlevsel hale getirmek.”
Ama bu yaklaşımda da değerli bir yön var:
Kuralları anlamak, onları adil biçimde uygulamak.
Bir bakıma erkeklerin bu sistematik yaklaşımı, toplumsal adaletin teknik yüzünü temsil ediyor.
Düzensiz bir yazım, tıpkı düzensiz bir sistem gibi, iletişimi bozar.
Erkekler o noktayı koyarak aslında “sistemi adil tutma” refleksi gösteriyorlar.
---
Nokta, Çizgi, Eğik Çizgi: Kültürlerin Dil Üzerindeki Çatışması
Kültürel olarak tarihlerde farklı semboller kullanılır:
- Türkçe’de “.”
- İngilizce’de “/”
- Japonya’da “年・月・日” (yıl, ay, gün)
- Uluslararası sistemlerde “–” (ISO formatı: YYYY-MM-DD)
Bu çeşitlilik, kültürlerin zamanı nasıl “düzenlediğini” gösterir.
Kiminde yıl başta gelir çünkü tarih “geleceğe” odaklıdır.
Kiminde gün başta gelir çünkü “anı yaşamak” kültürün merkezindedir.
Dilsel biçimler aslında toplumun zamanı nasıl algıladığını gösterir.
Bu farkındalık, çeşitlilik içinde bir denge arayışıdır.
Ve tıpkı toplumsal adalet gibi, dilde de herkesin sesine yer vardır:
Kimisi “8.10.2025” yazar, kimisi “2025-10-08”, ama ikisi de aynı günü anlatır.
---
Toplumsal Cinsiyet, Dil ve Adaletin Kesişimi
Bir düşünün:
Tarih yazarken bile dil bizi belirli bir biçime zorluyor.
Ama ya bu biçim herkes için aynı derecede adil değilse?
Kadın araştırmacılar, feminist dilbilim çalışmalarında “dilin toplumsal gücü”nü tartışırken derler ki:
> “Dil sadece iletişim değil, aynı zamanda kimliktir.”
Bu bağlamda tarih yazımı bile kimliğin bir parçasıdır.
Bir kadın, tarih yazarken o günü duygusal bir dönüm noktası olarak görürken;
bir erkek onu proje teslim tarihi olarak düşünebilir.
İkisi de doğrudur, ama dildeki “nokta” o iki anlamı eşit şekilde görünür kılar.
İşte toplumsal cinsiyet açısından bu nokta, adaletin minik bir sembolü gibidir.
---
Tarihlerdeki Noktanın Sesi: Çeşitlilikten Gelen Uyum
Bugün artık dilde çeşitlilik kaçınılmaz.
Kimi “8.10.2025” yazar, kimi “08/10/2025”.
Ama önemli olan, birbirimizin biçimlerini anlamak ve saygı duymak.
Bu bile sosyal adaletin dildeki karşılığıdır.
Çünkü dil, kimsenin tekelinde değildir.
Her yazım biçimi, bir yaşam biçimini temsil eder.
Bir kadın kullanıcı şöyle yazmıştı:
> “Ben nokta yerine ‘/’ koymayı seviyorum çünkü bana göre çizgiler daha akışkan, daha kapsayıcı.”
Bir erkek kullanıcı cevap vermişti:
> “Ben nokta koyuyorum çünkü düzeni seviyorum ama çizgine saygım sonsuz.”
İşte forum ruhu tam da budur:
Aynı tarihi farklı yazsak bile, aynı güne bakıyor olmamız.
---
Sonuç: Nokta Küçük, Anlam Büyük
Tarihlerde gün, ay ve yıl arasına nokta (.) konur, evet.
Ama bu sadece bir yazım kuralı değildir.
Bu nokta, düzenin, eşitliğin, zamanın ve farklılıkların bir arada var olabildiği küçük bir işarettir.
Tıpkı toplum gibi; farklı kimlikleri, düşünceleri ve yaklaşımları bir arada tutan görünmez bir bağ.
---
Söz Sizde, Sevgili Forumdaşlar
Siz tarihlerde hangi işareti kullanıyorsunuz? Nokta mı, çizgi mi, eğik çizgi mi?
Sizce dildeki bu küçük farklar toplumun çeşitliliğini nasıl yansıtıyor?
Bir kuralın adil olması için herkesin aynı şekilde yazması mı gerekir, yoksa herkesin kendi biçiminde ifade etmesi mi daha değerlidir?
Paylaşın düşüncelerinizi — belki bir nokta kadar küçük ama anlamı kadar büyük bir tartışma başlatırız!
Sevgili forumdaşlar,
Bugün çok “basit” bir sorudan yola çıkacağız ama emin olun ki konunun ucu dilbilgisinden çıkıp toplumsal farkındalığa, çeşitliliğe ve adalet algısına kadar uzanacak.
Soru şu: Tarihlerde gün, ay ve yıl arasına ne konur?
Evet, Türk Dil Kurumu der ki: “Tarihlerde gün, ay ve yıl arasına nokta (.) konur.”
Yani örneğin “8.10.2025” doğru bir kullanımdır.
Ama biraz durup düşünelim…
Bir dil kuralı, sadece bir yazım biçimi midir?
Yoksa toplumun düzen, eşitlik, iletişim ve hatta adalet anlayışının minik bir yansıması mıdır?
Gelin, bu sade gibi görünen kuralın ardında yatan kültürel dinamiklere, toplumsal cinsiyet yaklaşımlarına ve farklı bakış açılarına birlikte bakalım.
---
Dil Kuralları ve Toplumsal Düzen: Noktanın Sessiz Otoritesi
Tarihlerde kullanılan nokta (.) aslında bir düzen sembolüdür.
Gün, ay ve yıl arasına konulan nokta, zamanı sınıflandırır, düzenler, netleştirir.
Bu yönüyle bakıldığında, “nokta” aslında bir adalet aracıdır:
Her tarihe eşit mesafe koyar, her günü kendi yerine yerleştirir.
Ancak dil de tıpkı toplum gibi yaşayan bir organizmadır.
Toplum değiştikçe dilin biçimleri, kuralların öncelikleri de dönüşür.
Bugün bazı gençler “08/10/2025” yazıyor, kimileri “8-10-2025” diyor, bazı platformlar otomatik olarak “2025-10-08” formatını dayatıyor.
Bu sadece yazım tercihi değil, aynı zamanda dijital çağın kimlik dönüşümüdür.
Batı standartlarıyla uyum, sistem uyumluluğu, veri formatı...
Dil, burada teknolojik güce boyun eğiyor gibi görünse de aslında yeni bir eşitlik biçimi yaratıyor:
Kültürlerarası ortak bir iletişim dili.
---
Kadınların Yaklaşımı: Empati, Bağ ve Anlam Üzerine Bir Nokta
Kadın forumdaşlarımız bu konuyu genellikle “dil toplumu nasıl yansıtır” açısından ele alıyor.
Bir kadın kullanıcı şöyle demişti:
> “Noktayı sadece bir işaret olarak değil, düzenin, sabrın ve detayın simgesi olarak görüyorum. Nokta koymak, hem anlamı hem zamanı netleştirmek demek.”
Kadınlar için tarih yazımı bile bir empati meselesi olabiliyor.
Çünkü kadınlar, dilin toplumsal adaleti nasıl yansıttığını fark ediyorlar:
Dil, kadınların görünürlüğünü ne kadar destekliyor?
Kadınlar tarih yazımında nerede yer alıyor?
“8 Mart 2025” tarihini yazarken, bu sadece bir sayı dizisi mi, yoksa kadın dayanışmasının simgesi mi?
Kadınların tarih yazımındaki noktalara bakışı, bazen “bir günü işaretlemekten” öte, bir mücadelenin sembolünü taşımak anlamına geliyor.
---
Erkeklerin Yaklaşımı: Düzen, Netlik ve Sistematik Düşünce
Erkek forumdaşlarımız ise genelde bu konuyu “çözüm odaklı” ele alıyor.
Bir kullanıcı şöyle yazmıştı:
> “Tarihlerde nokta koymak tamamen sistematik bir zorunluluk. Kodlama gibi düşünün. Eğer ‘/’ koyarsan uluslararası sistem tanır, ‘.’ koyarsan TDK memnun olur. Önemli olan uyum.”
Erkeklerin yaklaşımı çoğu zaman pratik ve işlevsel.
Onlar için mesele “doğru format” meselesi; bir şeyi “çalıştırmak” yani “işlevsel hale getirmek.”
Ama bu yaklaşımda da değerli bir yön var:
Kuralları anlamak, onları adil biçimde uygulamak.
Bir bakıma erkeklerin bu sistematik yaklaşımı, toplumsal adaletin teknik yüzünü temsil ediyor.
Düzensiz bir yazım, tıpkı düzensiz bir sistem gibi, iletişimi bozar.
Erkekler o noktayı koyarak aslında “sistemi adil tutma” refleksi gösteriyorlar.
---
Nokta, Çizgi, Eğik Çizgi: Kültürlerin Dil Üzerindeki Çatışması
Kültürel olarak tarihlerde farklı semboller kullanılır:
- Türkçe’de “.”
- İngilizce’de “/”
- Japonya’da “年・月・日” (yıl, ay, gün)
- Uluslararası sistemlerde “–” (ISO formatı: YYYY-MM-DD)
Bu çeşitlilik, kültürlerin zamanı nasıl “düzenlediğini” gösterir.
Kiminde yıl başta gelir çünkü tarih “geleceğe” odaklıdır.
Kiminde gün başta gelir çünkü “anı yaşamak” kültürün merkezindedir.
Dilsel biçimler aslında toplumun zamanı nasıl algıladığını gösterir.
Bu farkındalık, çeşitlilik içinde bir denge arayışıdır.
Ve tıpkı toplumsal adalet gibi, dilde de herkesin sesine yer vardır:
Kimisi “8.10.2025” yazar, kimisi “2025-10-08”, ama ikisi de aynı günü anlatır.
---
Toplumsal Cinsiyet, Dil ve Adaletin Kesişimi
Bir düşünün:
Tarih yazarken bile dil bizi belirli bir biçime zorluyor.
Ama ya bu biçim herkes için aynı derecede adil değilse?
Kadın araştırmacılar, feminist dilbilim çalışmalarında “dilin toplumsal gücü”nü tartışırken derler ki:
> “Dil sadece iletişim değil, aynı zamanda kimliktir.”
Bu bağlamda tarih yazımı bile kimliğin bir parçasıdır.
Bir kadın, tarih yazarken o günü duygusal bir dönüm noktası olarak görürken;
bir erkek onu proje teslim tarihi olarak düşünebilir.
İkisi de doğrudur, ama dildeki “nokta” o iki anlamı eşit şekilde görünür kılar.
İşte toplumsal cinsiyet açısından bu nokta, adaletin minik bir sembolü gibidir.
---
Tarihlerdeki Noktanın Sesi: Çeşitlilikten Gelen Uyum
Bugün artık dilde çeşitlilik kaçınılmaz.
Kimi “8.10.2025” yazar, kimi “08/10/2025”.
Ama önemli olan, birbirimizin biçimlerini anlamak ve saygı duymak.
Bu bile sosyal adaletin dildeki karşılığıdır.
Çünkü dil, kimsenin tekelinde değildir.
Her yazım biçimi, bir yaşam biçimini temsil eder.
Bir kadın kullanıcı şöyle yazmıştı:
> “Ben nokta yerine ‘/’ koymayı seviyorum çünkü bana göre çizgiler daha akışkan, daha kapsayıcı.”
Bir erkek kullanıcı cevap vermişti:
> “Ben nokta koyuyorum çünkü düzeni seviyorum ama çizgine saygım sonsuz.”
İşte forum ruhu tam da budur:
Aynı tarihi farklı yazsak bile, aynı güne bakıyor olmamız.
---
Sonuç: Nokta Küçük, Anlam Büyük
Tarihlerde gün, ay ve yıl arasına nokta (.) konur, evet.
Ama bu sadece bir yazım kuralı değildir.
Bu nokta, düzenin, eşitliğin, zamanın ve farklılıkların bir arada var olabildiği küçük bir işarettir.
Tıpkı toplum gibi; farklı kimlikleri, düşünceleri ve yaklaşımları bir arada tutan görünmez bir bağ.
---
Söz Sizde, Sevgili Forumdaşlar
Siz tarihlerde hangi işareti kullanıyorsunuz? Nokta mı, çizgi mi, eğik çizgi mi?
Sizce dildeki bu küçük farklar toplumun çeşitliliğini nasıl yansıtıyor?
Bir kuralın adil olması için herkesin aynı şekilde yazması mı gerekir, yoksa herkesin kendi biçiminde ifade etmesi mi daha değerlidir?
Paylaşın düşüncelerinizi — belki bir nokta kadar küçük ama anlamı kadar büyük bir tartışma başlatırız!
