Umut
New member
Sekar Nedir? Bir Kelimenin Kalbe Dokunan Hikâyesi
Merhaba forumdaşlar,
Uzun zamandır içimde bir hikâyeyi sizinle paylaşma isteği vardı. Hani bazı kelimeler vardır ya, duyar duymaz bir şeyler kıpırdar insanın içinde… İşte “Sekar” da benim için öyle bir kelime. Belki de hiçbir sözlükte tam karşılığını bulamayacağınız ama kalbinizde yankısını hissedeceğiniz bir anlamı var. Bugün size sadece bir kelimenin değil, iki insanın, iki dünyanın, iki farklı düşünme biçiminin hikâyesini anlatmak istiyorum.
Bir Erkek, Bir Kadın ve “Sekar”
Emir, analitik zekâsıyla tanınan, soğukkanlı bir adamdı. Hayatta her şeyin bir çözümü olduğuna inanırdı; yeter ki doğru plan, doğru zaman, doğru adım… “Sorun” onun için çözülmesi gereken bir denklemden ibaretti.
Lara ise bambaşka bir dünyadan gelmiş gibiydi. Onun için sorun değil, duygu vardı. Birinin neden öyle davrandığını anlamaya çalışmak, hissetmek, bağ kurmak… İşte Lara’nın dünyası buydu.
Tanıştıklarında birbirlerini büyülemişlerdi. Emir, Lara’daki o sezgisel sıcaklığı, o derinliği çözmek istiyor; Lara ise Emir’in keskin zekâsının arkasında saklı duran kırılganlığı hissediyordu.
Fakat zaman geçtikçe, farklılıklar konuşmaya başladı.
Emir bir gün Lara’ya,
“Sen fazla duygusalsın. Her şeyi hislerle çözemezsin.”
dediğinde Lara sadece sustu.
Çünkü o an anladı: Emir onun duygularını anlamak istemiyordu, sadece yönetmek istiyordu.
Sekar’ın Anlamı: Kalp ile Aklın Sınırında
Bir akşamüstü, Lara elinde eski bir defterle Emir’in karşısına oturdu. Defterin kapağında tek bir kelime yazıyordu: Sekar.
“Bu ne demek biliyor musun?” diye sordu Lara.
Emir omuz silkti. “Yine duygusal bir şey herhalde.”
Lara gülümsedi. “Belki de. Ama biraz sabredersen anlarsın.”
Sonra anlatmaya başladı.
“Sekar, eski bir dilden gelir. Tatlı bir acı demektir. Yani bir şey seni hem yakar, hem güzelleştirir. Hani birine öyle seversin ki, seni incitse bile o sevgiden vazgeçemezsin ya… işte o hissin adı Sekar’dır.”
Emir bir süre sessiz kaldı.
O güne kadar “çözüm” aradığı her şeyin aslında “anlaşılma” isteği olduğunu ilk defa fark etti. Lara’nın gözlerinde kendisinin çözemediği bir denklem değil, sadece bir kalp vardı — kırılmış ama hâlâ sevgiyle atan bir kalp.
İki Yöntem, Bir Gerçek
Erkeklerin dünyası genellikle netlik üzerine kuruludur. Emir gibiler için sevgi bile bir strateji olabilir. “Ne kadar veririm, ne kadar alırım?”
Ama kadınların dünyasında denge değil, derinlik önemlidir. Lara gibiler için bir ilişki, çözülmesi gereken bir bulmaca değil, hissedilmesi gereken bir hikâyedir.
Sekar tam da bu ikisini buluşturur aslında.
Tatlı acı…
Aklın ve kalbin ortasında bir yerde durur.
Bir tarafın “mantık” der, öteki “kalp”… Ama sonunda biri diğerine sığınmadan yaşanmaz.
Emir sonunda anladı.
“Ben seni çözmeye çalışırken aslında senden öğrenmem gerekiyormuş.”
dedi.
Lara gözlerini yere indirdi, sonra gülümseyerek ekledi:
“Ve ben seni anlamaya çalışırken kendimi unutmuşum.”
İşte o an, ikisi de sustu.
Çünkü “Sekar” kelimesi artık sadece bir kelime değil, onların hikâyesiydi.
Forumdaşlar, Sizin Sekar’ınız Var mı?
Hikâyeyi burada bırakmak istiyorum çünkü bazen kelimeler biter, hisler kalır.
Sekar, belki sizde birine duyulan özlemdir, belki yarım kalmış bir sevgidir. Belki de hayatta en çok sevdiğiniz şeyin aynı zamanda sizi en çok acıtan şey olmasıdır.
Hepimizde bir “Sekar” vardır.
Kimimiz onu bir bakışta yaşarız, kimimiz yıllarca taşırız içimizde.
Ama ne olursa olsun, Sekar bizi insan yapar. Çünkü acının içindeki güzelliği görmeyi öğretir.
Forumdaşlar, siz hiç böyle bir tatlı acı yaşadınız mı?
Birini severken içiniz yanarken bile vazgeçemediğiniz o duyguyu hatırlıyor musunuz?
Belki de hepimizin hikâyesi biraz Sekar’dır — bir yanımız mantıklı Emir, diğer yanımız his dolu Lara…
Son Söz: Sekar, Sevmekle Acımak Arasında
Sekar, belki de yaşamın en saf hali.
Çünkü birini, bir şeyi, bir anıyı seviyorsan; o sevginin içinde biraz acı olması doğaldır.
Acı yoksa, derinlik de yoktur.
Tıpkı denizin dalgasız olamayacağı gibi, kalbin de sarsılmadan büyüyememesi gibi.
O yüzden, eğer bir gün içiniz yanarsa, biliniz ki bu da bir “Sekar”dır.
Ve o acının içinde saklı bir güzellik vardır.
Bir gün dönüp baktığınızda “iyi ki hissetmişim” diyeceksiniz.
Belki bu hikâye size kendi Sekar’ınızı hatırlatır.
Belki de sadece bir kelimenin bile ne kadar derin anlamlar taşıyabileceğini…
Peki ya siz forumdaşlar…
Sizin “Sekar” dediğiniz o tatlı acı nedir?
Yorumlarınızı okumayı gerçekten çok isterim.
Çünkü belki de hepimiz, farklı kelimelerde aynı duyguyu yaşıyoruz.
Merhaba forumdaşlar,
Uzun zamandır içimde bir hikâyeyi sizinle paylaşma isteği vardı. Hani bazı kelimeler vardır ya, duyar duymaz bir şeyler kıpırdar insanın içinde… İşte “Sekar” da benim için öyle bir kelime. Belki de hiçbir sözlükte tam karşılığını bulamayacağınız ama kalbinizde yankısını hissedeceğiniz bir anlamı var. Bugün size sadece bir kelimenin değil, iki insanın, iki dünyanın, iki farklı düşünme biçiminin hikâyesini anlatmak istiyorum.
Bir Erkek, Bir Kadın ve “Sekar”
Emir, analitik zekâsıyla tanınan, soğukkanlı bir adamdı. Hayatta her şeyin bir çözümü olduğuna inanırdı; yeter ki doğru plan, doğru zaman, doğru adım… “Sorun” onun için çözülmesi gereken bir denklemden ibaretti.
Lara ise bambaşka bir dünyadan gelmiş gibiydi. Onun için sorun değil, duygu vardı. Birinin neden öyle davrandığını anlamaya çalışmak, hissetmek, bağ kurmak… İşte Lara’nın dünyası buydu.
Tanıştıklarında birbirlerini büyülemişlerdi. Emir, Lara’daki o sezgisel sıcaklığı, o derinliği çözmek istiyor; Lara ise Emir’in keskin zekâsının arkasında saklı duran kırılganlığı hissediyordu.
Fakat zaman geçtikçe, farklılıklar konuşmaya başladı.
Emir bir gün Lara’ya,
“Sen fazla duygusalsın. Her şeyi hislerle çözemezsin.”
dediğinde Lara sadece sustu.
Çünkü o an anladı: Emir onun duygularını anlamak istemiyordu, sadece yönetmek istiyordu.
Sekar’ın Anlamı: Kalp ile Aklın Sınırında
Bir akşamüstü, Lara elinde eski bir defterle Emir’in karşısına oturdu. Defterin kapağında tek bir kelime yazıyordu: Sekar.
“Bu ne demek biliyor musun?” diye sordu Lara.
Emir omuz silkti. “Yine duygusal bir şey herhalde.”
Lara gülümsedi. “Belki de. Ama biraz sabredersen anlarsın.”
Sonra anlatmaya başladı.
“Sekar, eski bir dilden gelir. Tatlı bir acı demektir. Yani bir şey seni hem yakar, hem güzelleştirir. Hani birine öyle seversin ki, seni incitse bile o sevgiden vazgeçemezsin ya… işte o hissin adı Sekar’dır.”
Emir bir süre sessiz kaldı.
O güne kadar “çözüm” aradığı her şeyin aslında “anlaşılma” isteği olduğunu ilk defa fark etti. Lara’nın gözlerinde kendisinin çözemediği bir denklem değil, sadece bir kalp vardı — kırılmış ama hâlâ sevgiyle atan bir kalp.
İki Yöntem, Bir Gerçek
Erkeklerin dünyası genellikle netlik üzerine kuruludur. Emir gibiler için sevgi bile bir strateji olabilir. “Ne kadar veririm, ne kadar alırım?”
Ama kadınların dünyasında denge değil, derinlik önemlidir. Lara gibiler için bir ilişki, çözülmesi gereken bir bulmaca değil, hissedilmesi gereken bir hikâyedir.
Sekar tam da bu ikisini buluşturur aslında.
Tatlı acı…
Aklın ve kalbin ortasında bir yerde durur.
Bir tarafın “mantık” der, öteki “kalp”… Ama sonunda biri diğerine sığınmadan yaşanmaz.
Emir sonunda anladı.
“Ben seni çözmeye çalışırken aslında senden öğrenmem gerekiyormuş.”
dedi.
Lara gözlerini yere indirdi, sonra gülümseyerek ekledi:
“Ve ben seni anlamaya çalışırken kendimi unutmuşum.”
İşte o an, ikisi de sustu.
Çünkü “Sekar” kelimesi artık sadece bir kelime değil, onların hikâyesiydi.
Forumdaşlar, Sizin Sekar’ınız Var mı?
Hikâyeyi burada bırakmak istiyorum çünkü bazen kelimeler biter, hisler kalır.
Sekar, belki sizde birine duyulan özlemdir, belki yarım kalmış bir sevgidir. Belki de hayatta en çok sevdiğiniz şeyin aynı zamanda sizi en çok acıtan şey olmasıdır.
Hepimizde bir “Sekar” vardır.
Kimimiz onu bir bakışta yaşarız, kimimiz yıllarca taşırız içimizde.
Ama ne olursa olsun, Sekar bizi insan yapar. Çünkü acının içindeki güzelliği görmeyi öğretir.
Forumdaşlar, siz hiç böyle bir tatlı acı yaşadınız mı?
Birini severken içiniz yanarken bile vazgeçemediğiniz o duyguyu hatırlıyor musunuz?
Belki de hepimizin hikâyesi biraz Sekar’dır — bir yanımız mantıklı Emir, diğer yanımız his dolu Lara…
Son Söz: Sekar, Sevmekle Acımak Arasında
Sekar, belki de yaşamın en saf hali.
Çünkü birini, bir şeyi, bir anıyı seviyorsan; o sevginin içinde biraz acı olması doğaldır.
Acı yoksa, derinlik de yoktur.
Tıpkı denizin dalgasız olamayacağı gibi, kalbin de sarsılmadan büyüyememesi gibi.
O yüzden, eğer bir gün içiniz yanarsa, biliniz ki bu da bir “Sekar”dır.
Ve o acının içinde saklı bir güzellik vardır.
Bir gün dönüp baktığınızda “iyi ki hissetmişim” diyeceksiniz.
Belki bu hikâye size kendi Sekar’ınızı hatırlatır.
Belki de sadece bir kelimenin bile ne kadar derin anlamlar taşıyabileceğini…
Peki ya siz forumdaşlar…
Sizin “Sekar” dediğiniz o tatlı acı nedir?
Yorumlarınızı okumayı gerçekten çok isterim.
Çünkü belki de hepimiz, farklı kelimelerde aynı duyguyu yaşıyoruz.