Umut
New member
** Türkçede Yazı Biçimi: Yazmanın Kuralları mı, Yaratıcılığın Kısıtları mı?****
Selam forumdaşlar,
Bugün, kelimelerin dans ettiği, cümlelerin melodik bir şekilde akıp gittiği bir konuyu ele alıyoruz: Türkçede yazı biçimi! Ya da belki de daha doğru bir ifadeyle, yazı biçiminin "yazı kuralı" kısmını. Hadi gelin, bu konuda bir parmak bal çalıp, biraz da eğlenceli bir şekilde yazının kurallarına takılmadan ama onlardan da ödün vermeden neler yapabileceğimize bakalım. Tabii, biraz erkek ve kadın bakış açılarıyla harmanlayıp, mizahi bir şekilde ilerleyelim. Gülmeye, tartışmaya, düşünmeye hazır mısınız? Hadi başlayalım!
** Yazı Biçimi: Kurallar Mı, Yaratıcılık Mı?****
Türkçede yazı biçimi deyince, aklımıza ilk gelen şeylerden biri nedir? Tabii ki de noktalama işaretleri, yazım kuralları ve “şu cümle kesinlikle yanlış yazılmış” dedirten o küçük ayrıntılar! Peki, gerçekten her zaman bu kadar katı olmalı mı yazı biçimi? Hem de yazıyı "kurallarını" takarak yazmaya kalkınca bir noktada kendimizi robot gibi hissetmiyor muyuz? Hadi, her şeyin başı “açıklık” dedikçe, yazı biçiminin de biraz “serbest stil” olması gerektiğini bir düşünelim. Yani, azıcık özgürlük şansı!
** Erkeklerin Çözüm Odaklı, Stratejik Yaklaşımı: "Yazıyı Düzenleyelim de Gitsin!"****
Şimdi, erkeklerin bu konuda nasıl düşündüğünü göz önünde bulundurursak, genellikle yazı biçimini bir tür "problem çözme aracı" olarak görürler. “Kurallara sadık kalarak düzeni sağlamak en mantıklısı” diyebilirler. Yani, bir erkek yazmaya başladığında, noktalama işaretleri de tıpkı bir orkestra şefi gibi en doğru yerlerde olacak, kelimeler tıkır tıkır yerli yerinde sıralanacak, her şey mükemmel olacak. Ama bir yazıdaki renkler, çeşitlilik ve o yaratıcı özgürlük? O kadar önemli değil gibi görünüyor. Çünkü strateji gerektiriyor. Yani "bütün bu kurallara sadık kalarak da düzgün bir yazı çıkarabiliriz." Yani, bir erkek yazı biçimine baktığında, “Bu kurallar kesinlikle önemli ama yazı boyunca en fazla iki kere ‘yazım hatası’ yapmalıyım, yeter!” diyor. Mantıklı, değil mi?
Ama tabii, bütün bunları yaparken yazıyı "tıklanabilir" kılmak da öncelikli olabilir. Hedef kitleyi göz önünde bulundurarak, "netlik" ve "kesinlik" en önemli unsur olabilir. Yazıyı bir strateji gibi görmek, her şeyin amacına hizmet etmesini sağlamak: İşte tam bu noktada erkeklerin çözüm odaklı bakış açısının farkını görmek mümkün.
** Kadınların Empatik ve İlişki Odaklı Yaklaşımı: "Bunu Hissedecekler!"****
Kadınlar ise yazı biçimini çok daha farklı bir perspektiften ele alabilirler. "Bu yazıyı okuyan kişi nasıl hisseder?" sorusu, kadınların yazıya olan bakış açısını şekillendirir. Türkçede yazı biçimi dediğimizde, kadınlar genellikle yazının toplumsal etkilerini ve duygusal yanlarını da göz önünde bulundururlar. Cümlelerin yumuşaklığı, kelimelerin samimiyeti, noktalama işaretlerinin de bir tür duygusal anlam taşıması gerektiğini savunabilirler. Yani, yazı yalnızca doğru kurallarla yapılmak zorunda değil, aynı zamanda okuyan kişiye de “bunu hissettirmeli”!
Kadınlar için yazı biçimi, çok kez bir empati aracıdır. Yazdıkları şeyin alıcı üzerinde nasıl bir iz bırakacağı önemlidir. “Noktalama işaretleri doğru mu?” sorusu belki de ikinci planda kalır, asıl mesele cümlelerin nasıl bir ilişki kurduğudur. İçinde minik bir naz, bir incelik barındıran cümle yapıları, okuyucuyu daha sıcak ve daha samimi bir şekilde sarar. “Şu cümleyi biraz yumuşatmalıyım” diye düşünüp, bir anda “Bir de şöyle söyleyeyim ki, belki daha etkili olur!” dediklerinde kadın yazarlar, yazının içindeki tüm duygusal tonları ve renkleri yansıtmak için sabırla uğraşırlar. O yüzden kadınların yazı biçimi, sadece cümleler değil, o cümlelerin arkasındaki duygularla da ilgilidir.
** Türkçede Yazı Biçimi: Ne Zaman Kurallara Bağlı Kalmalı, Ne Zaman Serbest Olmalı?****
Geldik esas meseleye! Türkçede yazı biçimi, kesinlikle kurallara bağlı kalmamız gereken, aynı zamanda bir o kadar da yaratıcı ve özgürce yazabileceğimiz bir alan olmalı. Yani, burada biraz mizahi bir dille diyebiliriz ki, noktalama işaretlerinin ne kadar önemli olduğunu kabul ediyoruz, ama bazen “sürekli virgül koyarak cümlelerinizi monoton hale getirmeyin” diyoruz. Bazen yazıyı süslemek, cümleleri duygusal bir dokunuşla renklendirmek de mükemmel olabilir. Ama ne zaman "kuralları bir kenara bırakıp özgürce yazalım!" dediğimizde, tabii ki de mantık dışı bir yazı değil, sadece yaratıcı bir yaklaşım görmek isteriz.
** Forumdaşlar, Siz Ne Düşünüyorsunuz?****
Şimdi, ben yazı biçimi konusunda biraz eğlenceli bir şekilde yaklaşmak istedim ama elbette sizin de fikirlerinizi çok merak ediyorum! Sizce yazı biçimi ne kadar kurallara dayanmalı, ne kadar özgür olmalı? Erkekler, yazıda çözüm odaklı ve stratejik yaklaşırken, kadınlar daha empatik bir şekilde yazıyı oluşturuyorlar. Peki sizce her iki bakış açısı birleşirse, yazı hem doğru hem de duygusal açıdan etkili olabilir mi? Yoksa, yazıyı daha yaratıcı hale getirmek için kuralların biraz esnemesi mi gerek? Hadi, bakalım yazı biçimi hakkında fikirleriniz neler!
Görüşlerinizi yazarken, “biraz da şunları ekleyeyim” diyerek yazın. Kim bilir, belki bir noktada bir ‘yazı devrimi’ yaparız!
Selam forumdaşlar,
Bugün, kelimelerin dans ettiği, cümlelerin melodik bir şekilde akıp gittiği bir konuyu ele alıyoruz: Türkçede yazı biçimi! Ya da belki de daha doğru bir ifadeyle, yazı biçiminin "yazı kuralı" kısmını. Hadi gelin, bu konuda bir parmak bal çalıp, biraz da eğlenceli bir şekilde yazının kurallarına takılmadan ama onlardan da ödün vermeden neler yapabileceğimize bakalım. Tabii, biraz erkek ve kadın bakış açılarıyla harmanlayıp, mizahi bir şekilde ilerleyelim. Gülmeye, tartışmaya, düşünmeye hazır mısınız? Hadi başlayalım!
** Yazı Biçimi: Kurallar Mı, Yaratıcılık Mı?****
Türkçede yazı biçimi deyince, aklımıza ilk gelen şeylerden biri nedir? Tabii ki de noktalama işaretleri, yazım kuralları ve “şu cümle kesinlikle yanlış yazılmış” dedirten o küçük ayrıntılar! Peki, gerçekten her zaman bu kadar katı olmalı mı yazı biçimi? Hem de yazıyı "kurallarını" takarak yazmaya kalkınca bir noktada kendimizi robot gibi hissetmiyor muyuz? Hadi, her şeyin başı “açıklık” dedikçe, yazı biçiminin de biraz “serbest stil” olması gerektiğini bir düşünelim. Yani, azıcık özgürlük şansı!
** Erkeklerin Çözüm Odaklı, Stratejik Yaklaşımı: "Yazıyı Düzenleyelim de Gitsin!"****
Şimdi, erkeklerin bu konuda nasıl düşündüğünü göz önünde bulundurursak, genellikle yazı biçimini bir tür "problem çözme aracı" olarak görürler. “Kurallara sadık kalarak düzeni sağlamak en mantıklısı” diyebilirler. Yani, bir erkek yazmaya başladığında, noktalama işaretleri de tıpkı bir orkestra şefi gibi en doğru yerlerde olacak, kelimeler tıkır tıkır yerli yerinde sıralanacak, her şey mükemmel olacak. Ama bir yazıdaki renkler, çeşitlilik ve o yaratıcı özgürlük? O kadar önemli değil gibi görünüyor. Çünkü strateji gerektiriyor. Yani "bütün bu kurallara sadık kalarak da düzgün bir yazı çıkarabiliriz." Yani, bir erkek yazı biçimine baktığında, “Bu kurallar kesinlikle önemli ama yazı boyunca en fazla iki kere ‘yazım hatası’ yapmalıyım, yeter!” diyor. Mantıklı, değil mi?
Ama tabii, bütün bunları yaparken yazıyı "tıklanabilir" kılmak da öncelikli olabilir. Hedef kitleyi göz önünde bulundurarak, "netlik" ve "kesinlik" en önemli unsur olabilir. Yazıyı bir strateji gibi görmek, her şeyin amacına hizmet etmesini sağlamak: İşte tam bu noktada erkeklerin çözüm odaklı bakış açısının farkını görmek mümkün.
** Kadınların Empatik ve İlişki Odaklı Yaklaşımı: "Bunu Hissedecekler!"****
Kadınlar ise yazı biçimini çok daha farklı bir perspektiften ele alabilirler. "Bu yazıyı okuyan kişi nasıl hisseder?" sorusu, kadınların yazıya olan bakış açısını şekillendirir. Türkçede yazı biçimi dediğimizde, kadınlar genellikle yazının toplumsal etkilerini ve duygusal yanlarını da göz önünde bulundururlar. Cümlelerin yumuşaklığı, kelimelerin samimiyeti, noktalama işaretlerinin de bir tür duygusal anlam taşıması gerektiğini savunabilirler. Yani, yazı yalnızca doğru kurallarla yapılmak zorunda değil, aynı zamanda okuyan kişiye de “bunu hissettirmeli”!
Kadınlar için yazı biçimi, çok kez bir empati aracıdır. Yazdıkları şeyin alıcı üzerinde nasıl bir iz bırakacağı önemlidir. “Noktalama işaretleri doğru mu?” sorusu belki de ikinci planda kalır, asıl mesele cümlelerin nasıl bir ilişki kurduğudur. İçinde minik bir naz, bir incelik barındıran cümle yapıları, okuyucuyu daha sıcak ve daha samimi bir şekilde sarar. “Şu cümleyi biraz yumuşatmalıyım” diye düşünüp, bir anda “Bir de şöyle söyleyeyim ki, belki daha etkili olur!” dediklerinde kadın yazarlar, yazının içindeki tüm duygusal tonları ve renkleri yansıtmak için sabırla uğraşırlar. O yüzden kadınların yazı biçimi, sadece cümleler değil, o cümlelerin arkasındaki duygularla da ilgilidir.
** Türkçede Yazı Biçimi: Ne Zaman Kurallara Bağlı Kalmalı, Ne Zaman Serbest Olmalı?****
Geldik esas meseleye! Türkçede yazı biçimi, kesinlikle kurallara bağlı kalmamız gereken, aynı zamanda bir o kadar da yaratıcı ve özgürce yazabileceğimiz bir alan olmalı. Yani, burada biraz mizahi bir dille diyebiliriz ki, noktalama işaretlerinin ne kadar önemli olduğunu kabul ediyoruz, ama bazen “sürekli virgül koyarak cümlelerinizi monoton hale getirmeyin” diyoruz. Bazen yazıyı süslemek, cümleleri duygusal bir dokunuşla renklendirmek de mükemmel olabilir. Ama ne zaman "kuralları bir kenara bırakıp özgürce yazalım!" dediğimizde, tabii ki de mantık dışı bir yazı değil, sadece yaratıcı bir yaklaşım görmek isteriz.
** Forumdaşlar, Siz Ne Düşünüyorsunuz?****
Şimdi, ben yazı biçimi konusunda biraz eğlenceli bir şekilde yaklaşmak istedim ama elbette sizin de fikirlerinizi çok merak ediyorum! Sizce yazı biçimi ne kadar kurallara dayanmalı, ne kadar özgür olmalı? Erkekler, yazıda çözüm odaklı ve stratejik yaklaşırken, kadınlar daha empatik bir şekilde yazıyı oluşturuyorlar. Peki sizce her iki bakış açısı birleşirse, yazı hem doğru hem de duygusal açıdan etkili olabilir mi? Yoksa, yazıyı daha yaratıcı hale getirmek için kuralların biraz esnemesi mi gerek? Hadi, bakalım yazı biçimi hakkında fikirleriniz neler!
Görüşlerinizi yazarken, “biraz da şunları ekleyeyim” diyerek yazın. Kim bilir, belki bir noktada bir ‘yazı devrimi’ yaparız!